Çocuk Diş Diş Çürükleri Hakkında Bilinmesi Gerekenler!
Diş Çürükleri Hakkında Bilinmesi Gerekenler!
Bireysel diş çürüğü riski nedir?
Çürük riski, ”belirli bir zaman aralığında bir kişinin çürükle karşılaşma olasılığını” anlamına gelir. Toplumda çürük dağılımı eşit değildir ve mevcut çürüklerin %60’ının, çocukların %20’sinde ortaya çıktığını göstermektedir. Bu nedenle son yıllarda bireylerin ve toplumun çürüğe yatkınlığının önceden belirlenerek, tedavi planlamasının buna göre yapılması çağdaş diş hekimliğinin hedefi olmuştur. Çürük geliştirme riski yüksek bireylerin hastalık ortaya çıkmadan saptanması çok önemlidir. Çürük riski tayinin amacı; ileride oluşacak sonuçları önceden tayin etmektir.
Bireyin çürükle ilişkisini tanımlamada üç terim kullanılabilir;
- Çürük aktivitesi: Çürüğün ilerleme hızının ölçümüdür.
- Çürüğe yatkınlık: Bir dişin çürük oluşturucu ortama karşı direncidir (Dişin ağız içindeki lokalizasyonu, mineralizasyonu, yüzeyi ve florid düzeyi gibi faktörlerle etkilenmektedir).
- Çürük riski: Belirli bir zamanda çürük gelişme olasılığını ifade eder.
Diş çürüğünde risk faktörleri neledir?
- Dişin fiziksel, kimyasal ve anatomik yapısı; minenin mineral yapısı, dişlerin dizilimi, kapanış ilişkisi, diş minesindeki flor oranı
- Biyolojik ve biyokimyasal faktörler; diş plağının varlığı ve içerdiği mikroorganizma sayısı (S. mutans, laktobasil, F), plak miktarı (oral hijyen), plak oluşum hızı, plağın mikrobiyal aktivitesi (asit oluşturma kapasitesi) ve intrasellüler ve extrasellüler polisakkaritler.
- Tükürükle ilgili faktörler; tamponlama kapasitesi, immunolojik ve antibakteriyel faktörler.
- Diet; çürük yapan gıdaların tüketilme sıklığı ve zamanı, F ve diğer elementlerin alınması.
- Epidemiyolojik bulgular; süt ve sürekli dişlerde mevcut çürük değerleri, çürük gelişim hızı, çürük lezyonlarının lokalizasyonu ve görünümü, aile bireylerinin çürük durumu, yaş, cinsiyet, sosyoekonomik durum ve gelenekler.
Süt ve daimi dişlerinde çürük olan çocukların yetişkinlikte de çürükle karşılaşma olasılığı yüksek midir?
Çocuklarda erken yaşlarda ortaya çıkan biberon çürükleri hem süt dişlenmedeki hem de daimi dişlenmedeki yüksek çürük riskinin habercisidir. Ancak; florid, fissür örtücü, diş fırçalama sıklığı gibi koruyucu durumların varlığı riski azaltır. Örneğin; süt dişlenmedeki çürük gelişiminin, karışık dişlenmedeki çürük gelişiminin göstergesi olduğunu kanıtlayan çalışmalar vardır. Araştırmacılar, yüksek risk grubundaki çocukların 2 yaşından önce belirlenerek koruyucu önlemlerin bir an önce uygulanması gerektiğini belirtmektedirler.
Tükürüğün ağız içindeki koruyucu fonksiyonları nelerdir?
- Tükürüğün yapısındaki bikarbonatlar, fosfatlar ve diğer tamponlayıcı maddeler diş plağındaki bakterilerin asitleri tamponlar. Böylelikle, sert dokulardaki mineral kaybını dengelemeye çalışır.
- Tükürüğün tamponlama özelliği ağız pH’sının düzenleyicisidir.
- Tükürük ağız florasının kontrol altında tutulmasını sağlayan çok sayıda antibakteriyel komponente (lizozim, laktoperoksidaz, laktoferrin, immünoglobulinler) sahiptir.
- Diş yüzeylerini yıkayarak besin artıklarından ve bakterilerden temizlenmesini sağlar.
- Besinlerle alınan şekerleri ve küçük moleküllü karbonhidratları seyreltik hale getirir ve ortamdan uzaklaştırır.
Dişin mineral (kalsiyum, fosfat vb) kaybı ve çürük nasıl oluşur?
Diş çürüğü dünya nüfusunun büyük bir kısmının etkilendiği yaygın bir hastalıktır. Çürük oluşumu fermente edilebilen ağız içindeki bakteriler tarafından kullanılması sonucu oluşan asit üretimiyle başlar. Çürük oluşumu sırasında plak pH’sı (dinlenme anındaki pH=7.0) hızla azalır. Kritik pH’nın (kritik pH=5.5) altına düştüğünde mine yüzeyindeki kalsiyum yapısının çözünmesi artar (demineralizasyon). Demineralizasyonu önlemedeki doğal etkenlerden biri tükürüktür. Plaktaki asitler tükürük tarafından tamponlanarak pH’yı yükseltir. Bu sayede demineralizasyon sonucu oluşmuş boşluklara kalsiyum, flor ve fosfat iyonlarının yığılımı gerçekleşir. Bu olaya remineralizasyon adı verilmektedir. Remineralizasyon önemli bir doğal tamir sürecidir (Hicks MJ 1985, Lijima Y 1999). Bu tamir sürecinin olması için iyi beslenme ve iyi ağız bakımı şarttır. Ama eğer asit atakları devam ederse demineralizasyon devam eder ve çürük lezyonları gelişir. Ortamda flor varlığında, asit atakları sırasında kolayca çözünen mine kristalleri yerine kristal çapı daha büyük olan florlu mine kristalleri oluşur. Bu nedenle flor uygulaması çürük önlemede çok değerlidir.
Yediklerimiz nasıl diş çürüğü oluşturur?
Tüketilen yiyecek ve içeceklerin tipi ve miktarı diş çürüğünün gelişiminde anahtar rol oynamaktadır. Yediklerimiz arasında çürük oluşturma bakımından en risklileri fermente olabilen karbonhidratlardır. Karbonhidratların organik asitlere fermentasyonu, plak pH’sının düşmesi ve minede mineral kaybı ile sonuçlanmaktadır. Çürük açısından alınan karbonhidratların miktarı tek başına bir risk faktörü değildir. Günümüzde çürüğün önlenmesi amacıyla toplumda alınan şeker miktarının azaltılması ile ilgili tartışmalar mevcuttur.
Diş çürüklerini önleyecek gıdalar nelerdir?
Bu gıdaları bitkisel ya da hayvanlar kaynaklılar olarak iki kısımda inceleyebiliriz.
Hayvansal kaynaklılar:
- Propolis içerenler
- Süt ve süt ürünleri
- Süt
- Yoğurt
- Ayran
- Peynir
- Kefir
Bitkisel kaynaklılar:
- Üzüm ve üzüm ekstreleri
- Yağlar
- Kabuklu yemişler
- Fındık
- Fıstık
- Ceviz
- Kakao
- Meyan kökü
- Hindistan cevizi
- Tohumlu meyveler
- Çaylar
- Yeşil çay
- Siyah çay
- Gala Chinensis
- Fosfatlı ürünlerdir.
Bazı yiyecek ve içeceklerin etkileri
Yiyecek | Çürük önleyici etken | Mekanizma |
İnek sütü | Kalsiyum, fosfat, kazein
| Remineralizasyonu teşvik eder, Mine asit ataklarına karşı koruyucu özellik gösteren süt proteinlerini emer. |
Peynir | Kalsiyum, fosfatkazein, Kazeinfosfopeptit | Peynir tüketimi pH’yı ve tükürük akış hızını artırır, Remineralizasyonu teşvik eder.
|
Elma | Flavonoid (fenolik komponentler ) | Bakteri yapışmasını önler, antibakteriyeldir. |
Cranberry | Flavonoid (fenolik komponentler ) | Bakteri yapışmasını önler, antibakteriyeldir. |
Çay (yeşil ve siyah) | Flavonoid, flor | Bakteri yapışmasını önler, antibakteriyeldir. |
Fıstık | Gustatory flow, tükürük akışının mekanik uyarımı | |
Yüksek lifli gıdalar | Tükürüğün mekanik uyarımı |
Antioksidan Üzüm ve üzüm ürünleri diş çürüğünü önler mi?
Üzüm çekirdeği özleri (GSE), proantosiyanidin (PA) adlı flavonoid yapıyı içerir. PA; meyvelerde, sebzelerde, fıstıkta, çiçeklerde, tohumda ve kabuklu ürünlerde bulunabilir. Bu içerik çapraz bağlı kollojen miktarını artırarak kollojen esaslı dokuları güçlendirir. Aynı zamanda güçlü bir antioksidandır. Dentinin organik matriksinin yaklaşık %90’ı tip I kollajenden oluştuğundan kollojen matriks sentezinin uyarılması remineralizasyon sürecinin önemli bir parçası olabilir. Ayrıca organik matriks sentezinin uyarılmasının dentinin erozyonu üzerine de etkili olabileceği düşünülmektedir (Wu, 2009). Kuru üzüm de yüksek oranda polifenol, flavonoid ve demir içerir. Bu içeriğin hem çürük oluşumunu önleme hem de periyodontal hastalıkları engellemede etkin olabileceği düşünülmüştür.
Florürün diş hekimliğindeki yeri ve önemi nedir
Florürler diş macunu, koruyucu jel, gargara, vernik gibi farklı formlarda çürüğün önlenmesi ve dişlerin korunmasında kullanılmaktadır. Florid kaynağı olan besinler; çeşitli su kaynakları, soda ve meyve suyu gibi içecekler, bebek maması ve bazı hazır yiyeceklerdir.
Florür, mine yüzeyinin gıdaların bakterilerce parçalanması sonucu oluşan asitler tarafından mineral yüzeyi bozulduğunda minenin yapısında bulunana hidroksiapatit kristalleri ile reaksiyona girerek diş yüzeyine tükürükte bulunan kalsiyum ve fosfat iyonlarının çökelmesini sağlayan ve daha dirençli florapatit yapısı oluşturur.
Diş hekimlerinin kullandığı topikal floridler orta ve yüksek çürük riskli çocuklarda çürüğü azaltmada oldukça etkilidir. Yapılan çalışmalarda cila formundaki floridlerin diğer topikal flor ajanlarından daha etkili olduğu gösterilmiştir. Cila formlarında flor ile mine yüzeyi arasındaki temas süresinin uzaması nedeniyle floridler diş yüzeyinde daha uzun süre tutunarak kalabilmekte, bu da yavaş salınım etkisi yapmaktadır (Ogaard ve ark., 2001).
Ksilitolün çürük önlemedeki etkinliği
Sık olarak kullanılan bir diğer çürük önleyici materyal ‘ksilitol’dür. Ağız sıvılarındaki kalsiyuma bağlanarak mine yüzeyine çökelmesini sağlar. Ksilitol ve kalsiyum arasındaki bu reaksiyon başlangıç mine lezyonlarının fizyolojik remineralizasyonunu hızlandırır. Ksilitol içeren sakızların yemeklerden sonra 5-30 dk çiğnenmesi dental plağın asit etkisini azaltmakta ve yemek sonrası düşen pH değerini tamponlayarak remineralizasyona destek vermektedir. Ksilitolün ticari kullanımı sakızlar, naneli şekerler, tatlandırıcılar, diş macunları gibi pek çok ürünü içermektedir.
Diş hekimliğinde ozon kullanımı
Ozon, oksijenin bir formudur. Güçlü bir antioksidandır. Diş hekimliğinde ozon kullanımı, yalnızca koruyucu bir uygulama değil, aynı zamanda mevcut çürüğün tedavisini gerçekleştiren invaziv olmayan bir yaklaşımdır. Ozon diş minesinin organik içeriğini uzaklaştırıp kalsiyum ve fosfat iyonlarının demineralizasyon yüzeyine tutunmasını sağlayarak remineralizasyonu desteklemektedir.
Diş minesinin tamirini sağlayan kazein içeren preparatlar (Kazein Fosfopeptid-Amorfoz Kalsiyum Fosfat (CPP-ACP))
CPP-ACP kompleksinin piyasaya ilk çıkışı Recaldent adı ile olmuştur. U.S. Food And Drug Administration (FDA) tarafından kabul edilmesinin ardından (U.S. FDA, 1999), MI Paste ve MI Paste Plus (900 ppm F) satışa sunulmuştur. Son yıllarda CPP-ACP komplekslerinin başlangıç mine lezyonları üzerine etkinliğini araştıran çok sayıda çalışma yapılmış ve remineralizasyon etkinliği kanıtlanmıştır. Bir nevi diş vitamini gibi düşünülebilir.